10 Mayıs 2012 Perşembe

DÖNGÜ



Sahnede üç tarafı tamamen kapalı beyaz renkte bir oda vardır. Solda kenara dayalı bir yatak ve sağ köşede alaturka bir tuvalet görürüz. Hücrenin ortasına yerde yatan biri vardır.
Uyanır.. Çevresine baktığında duvarların beyazlığından acıyla gözlerini kısar. Sağ dirseğine dayanarak yerden kalkmaya davranır. Ayağa kalkmaya çalışmasına rağmen başaramaz, düşe kalka ilerler, duraksar ve ağrısını bastırmak istercesine başını tutar. Tuvalete vardığında musluğun borusuna tutunarak yüzünü yıkar. Kusacak gibi olur, öğürür. Ama kusamaz, sendelemeye başlar. Boru ellerinden kayar  ve sırtüstü yere düşer.
Sahne kısa bir an için kararır ve akabinde aydınlanır.
Gözlerini açar.. Bu kez kendini daha iyi hissediyor olduğu fark edilmektedir. Yavaşça doğrulmaya başlar ve ayağa kalkar. Derin bir nefes alır. Uzaktan gelen kapı seslerini duyar. Kapıların açılmış mı yoksa kapanmış mı olduğu anlayamaz. Volta atmaya çalışır fakat duvarlar beş adımdan fazla yürümesine izin vermiyordur.  Birden hücre tabanının ortasında siyah bir nokta belirir. Nokta büyüyerek bir karanlık oluşturmaya başlar. Merakla noktayı seyretmektedir. Nokta artık  belirgin bir çukura dönüşmüştür. İvmelenerek büyüyen çukur hücre alanını giderek küçültmektedir. O neredeyse duvara yapışmıştır, çukur öylesine hızlı büyümektedir ki artık hareketlerini kontrol eden yalnızca refleksleridir. Vücudu bir yay gibi gergindir. Gözleri karşı duvara sabitlenmiştir. Bir süre donakalır. Kafasını hafifçe eğerek kendini seyretmeye başlar,  yüzündeki şaşkın ifade önce acımaya dönüşür ardından kararlı bir hal almaya başlar. Bir an gülümser. Elleriyle duvardan güç alarak öne doğru fırlar ve çukurun içine atlar.
Karanlık bir anda kaybolur.
Yüzükoyun yerde yatmaktadır. Doğrulur ve çevresine bakar. Her şey yine bembeyazdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder