24 Aralık 2012 Pazartesi

Tiyatro Açıkça // Dut Şerbeti

Enfes bir oyundu. Kadının, Türkiyeli bir kadının yaşamak zorunda bırakıldığı cehennemini anlatıyordu. Ve   çok naif bir dille kayıtsızlığımızın farkına varmamızı sağlıyordu. Oyun metni ayrı güzel, oyuncu seçimi, sahnelenişi ayrı güzeldi. Herkese içtenlikle tavsiye ederim. Gidin, görün. Oyun olabildiğince yalın bir gerçekliğe sahipti. Görmezden geldiğimiz, kader böyleymiş diye sineye çektiğimiz, var olduğunu bile bile gizlemeye çalıştıklarımızı anlatıyordu. Gözlemlerime göre her kadın hayatının bir bölümde erkek şiddetinden payını alıyor. Az ya da fazla, kabul ederek ya da etmeyerek, tekme tokat şeklinde ya da aşağılanma, itibarsızlaştırma şeklinde yaşıyor bu şiddeti. Çünkü bu şiddet toplumun kendisiyle beslenip, büyüyor, normalleştiriliyor. Dut Şerbetinde bir erkek oyun yazarı tarafından bana kalırsa çok çok güzel bir şekilde ifade edilmiş bu lanet olasıca kabulleniş yalnız kadınları değil, bu ortamda yetişen tüm çocukları da sakat bırakıyor.

13 Aralık 2012 Perşembe

Dans ile Meditasyon

Dün akşam prova dans üzerindeydi. Dans ile meditasyon yaptık. Kadıköy Moda da yerleşik bir yoga merkezinden eğitmenimiz geldi. Dünya tatlısı bir kadın. Genelgeçer güzellik normlarına uygun olup olmamasından ziyade bir güzelliği vardı. Sahip olduğu huzur yüzüne, edasına yansımış. Huzuru bir parçası haline getirebilmişti desem daha doğru olacak. 45 dk kadar sürdü. Öylesine keyifli ve verimli geçti ki anlatılabilir gibi değil. Meditasyonun amacı varlığımız ile düşüncelerimizi biraz olsun birbirinden ayırarak var olduğumuza dair farkındalığımızı beslemekmiş. Dans ile Meditasyon basitçe evde kendi kendimize dahi yapabileceğimiz bir şey.

1.) 45dk sürecek şekilde müziği ayarla. (İstediğin kadar sürebilir bence 45 dk ideal)
2.) Işıkları kapatıp iki mum yak.
3.) İsmini, bulunduğun mekanı unutarak bedeninin istediği şekilde dans et.

Bu kadar :)

Biz müzik olarak sözsüz, Afrika ezgilerine benzeyen arada doğa sesleri bulunan parçaları tercih ettik.