Askeri hapishane.
Havalandırma boşluğunda iki mahkum emekler pozisyonda konuşmaktadır. Birinci
sinirli ve heyecanlı, ikinci sakin ve tutarlı davranmaktadır. İkincinin elinde
kırmızı ve siyah renklerde iki bere vardır.
Birinci: “Saçmalama! Yeşil değil miydi?” diye sorar.
İkinci eliyle sus işareti yapar. Aşağıdan sesler
gelmektedir. Kaçakları arayan askerler sağa sola koşturmaktadırlar. Bereleri
giyerler ve sessizce ilerlemeye devam ederler. Bulunduklar dar koridor
genişlemeye başlar. Bir süre sonra dağıtım noktasına gelmişlerdir. Yol dörde
ayrılmaktadır. İkinci üstündeki mahkum kıyafetinin sol ayağına çizdiği pusulaya
bakar .
İkinci: “Dört” der.
Dördüncü koridordan ilerlemeye devam ederler. Yolun sonunda
çıkış görünmüştür. Gülümseyerek birbirlerine bakar ve hızlanırlar. Ağza
geldiklerinde dehşetle duraksarlar. Bulundukları yer tabandan en az 4 metre
yüksektedir ve aşağıdaki sivri
kayalıklar arasında çok ufak bir boşluk vardır. Birinci hızlı davranır ve
aşağıya atlar. Atlamadan hemen önce ikincinin eline bir saat verir. İkinci
olanlar karşısında donakalmıştır. Aşağı bakar, kardeşin göremez. Saate bakar. Kapağın
içinde annesinin fotoğrafı vardır. Gülümser. Gözlerini kapatır .
İkinci: “Seni seviyorum.” der.
Tekrar aşağıya bakar kardeşinin kenarda doğrulduğunu görür.
Sevinçle gülümser. Sol ayağın arkası ile tam köşeye basar ve kendini aşağıya
bırakır. Gözünü açtığında kayalıkların hemen yanına düşmüştür. İlerde kardeşini
görür, el hareketlerini kullanarak birbirleriyle anlaşırlar. Yakındaki mısır
tarlasına doğru koşmaya başlarlar. Askerlerden biri onları fark etmiştir.
Silahını doğrultur, ateş etmeye başlar. Hiçbirini isabet ettiremez. Mahkumlar
tarlaya girip gözden kaybolur. Asker tam umursamaz bir tavırla silahı yere
bırakırken komutanı içeri girer.
Asker: ” Hayır” der.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder