Sahnede üç tarafı
tamamen kapalı beyaz renkte bir oda vardır. Solda kenara dayalı bir yatak ve
sağ köşede alaturka bir tuvalet görürüz. Hücrenin ortasına yerde yatan biri
vardır.
Uyanır.. Çevresine baktığında duvarların beyazlığından
acıyla gözlerini kısar. Sağ dirseğine dayanarak yerden kalkmaya davranır. Ayağa
kalkmaya çalışmasına rağmen başaramaz, düşe kalka ilerler, duraksar ve ağrısını
bastırmak istercesine başını tutar. Tuvalete vardığında musluğun borusuna
tutunarak yüzünü yıkar. Kusacak gibi olur, öğürür. Ama kusamaz, sendelemeye
başlar. Boru ellerinden kayar ve
sırtüstü yere düşer.
Sahne kısa bir an için
kararır ve akabinde aydınlanır.
Gözlerini açar.. Bu kez kendini daha iyi hissediyor olduğu
fark edilmektedir. Yavaşça doğrulmaya başlar ve ayağa kalkar. Derin bir nefes
alır. Uzaktan gelen kapı seslerini duyar. Kapıların açılmış mı yoksa kapanmış
mı olduğu anlayamaz. Volta atmaya çalışır fakat duvarlar beş adımdan fazla
yürümesine izin vermiyordur. Birden
hücre tabanının ortasında siyah bir nokta belirir. Nokta büyüyerek bir karanlık
oluşturmaya başlar. Merakla noktayı seyretmektedir. Nokta artık belirgin bir çukura dönüşmüştür. İvmelenerek
büyüyen çukur hücre alanını giderek küçültmektedir. O neredeyse duvara
yapışmıştır, çukur öylesine hızlı büyümektedir ki artık hareketlerini kontrol
eden yalnızca refleksleridir. Vücudu bir yay gibi gergindir. Gözleri karşı
duvara sabitlenmiştir. Bir süre donakalır. Kafasını hafifçe eğerek kendini
seyretmeye başlar, yüzündeki şaşkın
ifade önce acımaya dönüşür ardından kararlı bir hal almaya başlar. Bir an gülümser.
Elleriyle duvardan güç alarak öne doğru fırlar ve çukurun içine atlar.
Karanlık bir anda
kaybolur.
Yüzükoyun yerde yatmaktadır. Doğrulur ve çevresine bakar.
Her şey yine bembeyazdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder