Wolverine in gençliği.. :) Tesla... Scarlett Johannson.. Christian Bale.. Çok iyi film. Sürekleyici hikaye, beklenmedik gelişmeler, çarpıcı bir final.. Pardon prestij :) Kesinlikle izlenmeye değer bir film.
Mavi kafali fil
8 Temmuz 2016 Cuma
27 Haziran 2016 Pazartesi
Zootropolis, IMDB 8,2/10 , Yapım yılı: 2016
Judy Hopps!! Bugs Bunny den sonra dünyanın en tatlı tavşanı. :) Korkudan korkmayan, istediğini alana kadar vazgeçmeyen. Çok tatlı bir filmdi. Çizgi filmleri seviyorsanız, üç boyutlu filmleri de seviyorsanız kesinlikle kaçırmayın. Tilki Nick i Cem Yılmaz seslendirmiş ve çok güzel olmuş. Kovalamaca sahneleri ayrıca çok güzel. Zootropolis in genel görünümünü verdikleri tren sahnesini özellikle yağmur ormanlarından geçişini uzun zaman unutmayacağımı sanıyorum. <3 <3 <3
Dikkatimi çeken detaylardan biri filmdeki yemek sahnelerin hiç et yoktu. Kaplancık donut yiyordu, tavşanlar havuç ve diğer yemek görüntüleri de hep dondurmaydı. Başka bir dünya mümkün :)
Dikkatimi çeken detaylardan biri filmdeki yemek sahnelerin hiç et yoktu. Kaplancık donut yiyordu, tavşanlar havuç ve diğer yemek görüntüleri de hep dondurmaydı. Başka bir dünya mümkün :)
26 Haziran 2016 Pazar
"İnsan ölür, isyan yaşar; Kazım isyandır."
25 Haziran da Abbasağa Parkı'ndaydım. Kazım Koyuncu yu sevenler, yüreğinde yaşatanlar, sesini, şarkılarını duyanlar biraradaydı. Çok içten bir akşam yaşadık, tahminimce bir kaç yüz kişiydik. Sevdiğim ve dinlediğim Luxus, Entu gruplarının dışında yeni seslerle de tanıştım. İstanbul Kadın Orkestrası, Selim Bölükbaşı, Süleyman Can Aslanyürek, Hilmi Yarayıcı.. Adını bilmeden dinlediğim ve beğendiğim sesler de oldu tabii. Öyle güzel bir ortamdı ki.. Herkesin birbirine saygı ve sevgi dolu davrandığı hiç günümüz İstanbul' una benzemeyen bir akşam.. Çimenler üstünde oturduk, aramızda köpekler, kediler.. Bebekleri, çocuklarıyla gelmiş, hayvanları yanından kovalamayan güzel insanlar..
Şarkılar, türküler de ortamın kendisi gibi çok güzeldi.. İftar saatinde organizayon görevlileri ara verildiğini oruçlu olan ya da oruçlu olmasa da aç olan tüm dinleyicilerin 100m ötedeki Beşiktaş Belediyesi iftar çadırına davetli olduğunu söyledi. :) Beşiktaş' ı her şeyiyle tekrar sevdik.. Gönlümdeki ayrım, açık ve net; Beşiktaş bir yana ülkenin geri kalanı bir yana.. Kadıköy hariç tabii :)
Özetle; anlatılmaz yaşanır denilecek türden bir akşam yaşadık. Bizden ayrılışının 11. yılında bizi yine biraraya getiren sensin sevgili Kazım Koyuncu.. Kazım Koyuncu gibi dünyayı güzelleştiren güzel insanların çok çok çok çoğalması dileğimle.. <3 <3 <3
Şarkılar, türküler de ortamın kendisi gibi çok güzeldi.. İftar saatinde organizayon görevlileri ara verildiğini oruçlu olan ya da oruçlu olmasa da aç olan tüm dinleyicilerin 100m ötedeki Beşiktaş Belediyesi iftar çadırına davetli olduğunu söyledi. :) Beşiktaş' ı her şeyiyle tekrar sevdik.. Gönlümdeki ayrım, açık ve net; Beşiktaş bir yana ülkenin geri kalanı bir yana.. Kadıköy hariç tabii :)
Özetle; anlatılmaz yaşanır denilecek türden bir akşam yaşadık. Bizden ayrılışının 11. yılında bizi yine biraraya getiren sensin sevgili Kazım Koyuncu.. Kazım Koyuncu gibi dünyayı güzelleştiren güzel insanların çok çok çok çoğalması dileğimle.. <3 <3 <3
23 Haziran 2016 Perşembe
24 Aralık 2012 Pazartesi
Tiyatro Açıkça // Dut Şerbeti
Enfes bir oyundu. Kadının, Türkiyeli bir kadının yaşamak zorunda bırakıldığı cehennemini anlatıyordu. Ve çok naif bir dille kayıtsızlığımızın farkına varmamızı sağlıyordu. Oyun metni ayrı güzel, oyuncu seçimi, sahnelenişi ayrı güzeldi. Herkese içtenlikle tavsiye ederim. Gidin, görün. Oyun olabildiğince yalın bir gerçekliğe sahipti. Görmezden geldiğimiz, kader böyleymiş diye sineye çektiğimiz, var olduğunu bile bile gizlemeye çalıştıklarımızı anlatıyordu. Gözlemlerime göre her kadın hayatının bir bölümde erkek şiddetinden payını alıyor. Az ya da fazla, kabul ederek ya da etmeyerek, tekme tokat şeklinde ya da aşağılanma, itibarsızlaştırma şeklinde yaşıyor bu şiddeti. Çünkü bu şiddet toplumun kendisiyle beslenip, büyüyor, normalleştiriliyor. Dut Şerbetinde bir erkek oyun yazarı tarafından bana kalırsa çok çok güzel bir şekilde ifade edilmiş bu lanet olasıca kabulleniş yalnız kadınları değil, bu ortamda yetişen tüm çocukları da sakat bırakıyor.
13 Aralık 2012 Perşembe
Dans ile Meditasyon
Dün akşam prova dans üzerindeydi. Dans ile meditasyon yaptık. Kadıköy Moda da yerleşik bir yoga merkezinden eğitmenimiz geldi. Dünya tatlısı bir kadın. Genelgeçer güzellik normlarına uygun olup olmamasından ziyade bir güzelliği vardı. Sahip olduğu huzur yüzüne, edasına yansımış. Huzuru bir parçası haline getirebilmişti desem daha doğru olacak. 45 dk kadar sürdü. Öylesine keyifli ve verimli geçti ki anlatılabilir gibi değil. Meditasyonun amacı varlığımız ile düşüncelerimizi biraz olsun birbirinden ayırarak var olduğumuza dair farkındalığımızı beslemekmiş. Dans ile Meditasyon basitçe evde kendi kendimize dahi yapabileceğimiz bir şey.
1.) 45dk sürecek şekilde müziği ayarla. (İstediğin kadar sürebilir bence 45 dk ideal)
2.) Işıkları kapatıp iki mum yak.
3.) İsmini, bulunduğun mekanı unutarak bedeninin istediği şekilde dans et.
Bu kadar :)
Biz müzik olarak sözsüz, Afrika ezgilerine benzeyen arada doğa sesleri bulunan parçaları tercih ettik.
1.) 45dk sürecek şekilde müziği ayarla. (İstediğin kadar sürebilir bence 45 dk ideal)
2.) Işıkları kapatıp iki mum yak.
3.) İsmini, bulunduğun mekanı unutarak bedeninin istediği şekilde dans et.
Bu kadar :)
Biz müzik olarak sözsüz, Afrika ezgilerine benzeyen arada doğa sesleri bulunan parçaları tercih ettik.
19 Kasım 2012 Pazartesi
Sıkıgözetim // Jean Genet // Emek Sahnesi
Oyunu okuduğumda bende hissettirdikleri ile oyunu seyrettiğimde bende hissettirdikleri oldukça farklı oldu. Sahnede kendi içimde yarattığım oyun ruhu yoktu. Hayal ettiğimi bulmayı beklemiyorum elbette lakin ekip tam olarak metnin içine girmemiş diye düşündüm. Üç asıl karakter var. Oyuncular arasında yetenek ya da oyuna harcanmış emek farkı mevcuttu. Kitapta ki müthiş Yeşil Göz karakteri sahnede neredeyse yoktu. Canlandıran arkadaş tahminimce iyi bir oyuncu olamsına rağmen bu karaktere ya yanlış hazırlanmış ya da hazırlanamamış. Yeşil Göz karakterinin bu derece silinmesine rağmen Maurice sahneyi tıklım tıklım doldurmuştu. Onun özelinde iyi bir oyunculuk seyrettik. Yatayda hareketli ve düşeyde oldukça geniş dekor kullanımı gerek sahnenin fiziki yapısına gerek oyunun psikolojik ortamına uygundu. Umarım daha çok izleyiciye ulaşabilir. Sonuçta beğendiğim bir oyunun sahnelenmesini seyrettmek bana her zaman keyif vermiştir. :) Tavsiye ederim!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)